2 Kasım 2011 Çarşamba

Ev dediğin

Swarovski çok severim. İmkan olsa Swarovski denizinde yüzmek isterim. Ama bu çok sevdiğim şeyin cılkını çıkarma hakkını vermez bana. Mesela şimdi bütün evler sanırsınız malikane! Her şey taşlı! Klozetin üstünden salon koltuklarına, perdelerden kaloriferlere, avizelerden halılara kadar! Değerli dediğiniz her şey "nadir bulunan" olduğu için değerlidir. Bu yüzden her tarafı taşlarla kapladığınızda insan boğuluyor ve dekor basitleşiyor.

Bana göre dekorasyon -hele ki evse burası- çok özenilmesi gereken bir meseledir. Her şeye olduğu gibi dekorasyona da meraklıyımdır ve bayılırım dekoratif fotoğraflara, dergilere bakmaya, programları seyretmeye! Bir evin dekorasyonunda şuna dikkat edilmesi gerekir; ev içinde yaşayanlar için ne ifade eder? Sadece bu sorunun cevabı ile bütün mesele çözülür! Yani siz orayı sadece gece yatmaya geleceğiniz bir yer olarak mı görüyorsunuz? Yoksa aman konu komşu gelsin havamı atayım, aman millet zenginliğimi görsün, koltuk rahat olmasın, mobilyalarım fonksiyonel olmasa da olur mu diyorsunuz? Yoksa sizin için ev dediğiniz; keyifli yemeklerin yeneceği, huzurlu mutlu aşkların yaşandığı, ailelerin bir araya gelip kaynaştığı, güzel anların ve anıların biriktirildiği, insana huzur, mutluluk, tutku, dinginlik ya da harekeketlilik katan mekanlar bütünü müdür?

Eviniz sizin göçmenler gibi gelip geçtiğiniz han mıdır aksine her zaman eninde sonunda sığındığınız mabet midir? Bu yüzden aşağıdaki fotoğraflar bana "ev" kelimesinin karşılığı geliyor. İçinden yaşam, sanat, aşk, dostluk ve sevginin taşan mekandır ev.








Hiç yorum yok: