29 Mart 2010 Pazartesi

Gözüm Döndü!

Bilmiyorum şu evrende alışveriş yapmaktan zevk almayan kadın var mıdır?:) Bazıları sevmiyorum der ama siz onlara inanmayın. Farklı olma çabası işte...Niye yalan söylüyorsun ki? Alışveriş yapmayı kim sevmez!

Okulda proje yaparken sınırsız bütçe ile çalışırdık. Dilediğini yapabilme şansı...Bende sınırsız bütçem olduğunu hayal ederek alışveriş sitelerinde sepetimi dolduruyorum sonra gerçekler yüzüme vuruyor, pat diye sayfayı kapatıyorum.:(

Şu aralar en büyük eğlencem Forever 21'in sitesine girip, yeni neler gelmiş diye bakmak. Sizler için beğendiğim ürünlerini bir araya getirdim ve hazırladığım fotoğraflardaki ürünlerin hiç biri 20$'dan fazla değil!!!! Sadece kargo ücreti bu kadar ucuz ürünler için fazla bence. Yaklaşık 16.5$.

O halde ne yapıyoruz kızlar? Bir kaç arkadaşımızı da kandırıp,kargo ücretini bölüşüyoruz. :) Kadınlar arasındaki mutual ilişki şekline her zaman hayran olmuşumdur:)

Bir de şunu belirtmeliyim ki; takip ettiğim bloglarda yapılan kombinasyon veya ürün katalog fotoğrafları o kadar küçük ki hiç bir şeye bakıp iç geçiremiyor insan. Doya doya bakabilesiniz, üzerlerine tıklayıp bu güzelliklerden faydalanabilesiniz diye fotoğrafları büyük ve beyaz zemin üzerinde hazırladım. Tabii kimsecikler çalıp kullanamasın diye imzamı atmayı da unutmadım. :)








Mahşer hissiyatı...



bazen böyle ciğerimizi parçalar küçük küçük ısırıklar...ne ölüsündür ne diri. ne neşelisindir ne hüzünlü. ne açsındır ne tok. ne giyiniksindir ne çıplak..
herşeyin ortasındasındasındır...

boşluk ve acıdan başka his olmaz içinde..yüzün güler ama bu sadece yüzündeki kasların hareketinden ibarettir bir de kibarlıktan..konuşursun ama kelimeleri sen seçmiyorsundur ve muhtemelen hayatının en kötü günlerini yaşadığını düşünürsün. Sabah amaçsızca uyanıp akşam aynı yatağa amaçsızca girersin..yanında birinin varlığı yokluğu çokta farketmez aslında..sen kalabalıklar içinde yanlızsındır...evsiz barksızların bile bir amaçları var..karınlarını doyurmak.kendine amaç ararsın milyonlarca amacın içerisinden hiçbiri uymaz sana... amaçsızsındır..

Dişini fırçalamak, duş almak, işe gitmek, yemek yemek gibi işler sana yük gibi gelmeye başlar. Günlerce şu dağınık yatakta dağınık saçlarla dökülmüş ojelerle yatmak istersin..uyuyamayacağını bilirsin ama asgari hareket etmek kutsallaşır gözünde..

Bende sana diyorum ki çık o yataktan..Git bir çimenliğe uzan..apartmanın bahçesinde, yolun kenarında nerede olursa olsun..sana gülenlere aldırma..gökyüzüne bak ve sorunlarını düşün..neler seni bu hale getiriyor? Neden kendini bin kiloymuş gibi hissediyorsun? Beyninin içindeki sorunlar, düşünceler ve düşüncesizlikler neler? Kimler seni mutsuz ediyor? Kimler canını sıkıyor? Hepsini hayalinde kocamannnnn bir tartı yarat ve bir kefesine koy..

Diğer kefesine de kardeşini ilk eve getirildiğinde kucağına aldığın an hissettiklerini, müdürünün geceli gündüzlü çalışıp hazırladığın rapora bakıp kocaman gülümsemesiyle sırtını sıvazladığında hissettiğin gururu, ilk seni seviyorum'unu, ilk bende seni seviyorum'unu, ilk öpüşmeni, annenin sana sen okuldan geldiğinde hazırladığı en sevdiğin yemekleri yerken "bugün neler yaptın anlat bakalım" deyişini, o annenin özverisini, bahar gelince odanın camından görünen ve sarı yapraklarını silkeleyip yemyeşil bir çınara dönüşen o güzelim ağacı düşün..bunları da tartının bir kefesine koy..

Hangisi ağır bastı? Eğer depresif duygularınsa hala o depresyondan çıkmaya hazır değilsin demektir. Bu yazıyı okurken gülümseyip bu hayatta çok ama çok önemli küçük anlar olduğunu hatırladıysan silkelen ve kendine gel...

hayat su gibi..yavaş yavaş buharlaşıyor..sen ise onu en iyi şekilde korumak zorundasın...


not: ekteki fotoğraf bir arkadaşıma hitaben eklenmiştir.

26 Mart 2010 Cuma

We love Vespa :)
















Otobüsün en arkasındayım, Bebek'e gidiyorum çok sevdiğim bir arkadaşımla. Kafamı bir çevirdim. Bir kız Ray Ban takmış bebek mavisi ve altında yine aynı renk (!) bir Vespa var. Kaskının altından çıkan saçları uçuşuyordu ve hızla yanımızdan geçip gitti.

O kadar özgür o kadar tatlı bir hali vardı ki..Bu postu yazmama sebep oldu:)

Vespa sadece bir motorsiklet olmanın yanı sıra sahibinin kişiliğini,hayallerini ve hatta aşkını yansıtıyor. Ben bu motorsikletleri görünce aklıma direk Roma sokakları ve uçuşan elbiseler geliyor:) Fotoğrafları yine Vespa aşkını anlatan bir siteden aldım:)


25 Mart 2010 Perşembe

Merhaba...



Nasıl başlayacağımı düşünüyorum 3 gündür..En sonunda birşey yazmamaya karar verdim. :) İlk kayıt her zaman en zorudur. Zaten herşeyin ilki en zordur, en telaşlısı, en sevilmeyenidir.:) Bu blogda göreceğin, seveceğin, nefret edeceğin, bayılacağın, hemencik bilgisayarına kaydedeceğin herşey benim hayatıma dair olacak ama aynı zamanda olmayacak. Bazen hayal ettiğim, kafamda kurduğum, uydurup gerçek olduğunu sandığım birşeyler de olacak.

Aslında normalde çok kararsız biri değilim ama nedense blog söz konusu olunca baya kararsız kaldım. Tasarımı, fotoğrafları vs. çektik uğraştık. Arkadaşım tutturdu senin fotoğrafın olmalı başta. Bende ya " ya ne uğraşacağız kızım, bırak işte bir fotoğraf bulup koyalım." diyorum. En sonunda bir fotoğraf bulduk koyduk, ama benim el yazımla Renkli Bilezikler yazısı ile bana ait birşey de koymuş olduk:)

Neden Renkli Bilezikler? Açık konuşacağım, hayal ettiğim ismi moron adamın teki almış. Bu bende büyük hayal kırıklığı yaratınca, bir tane uyduralım dedim. İlk başta bir kafede oturduğumuz için ve karşıda bir pipet kutusu gibi birşey durduğu için Renkli Pipetler olsun dedim. Sonra saçmaladığımı farkedince, kolumda rahmetli ablam Songül'ün (sık sık adını duyacaksınız) bileziği vardı. Renkli Bilezikler olsun bari dedim:) Ayrıca ben kişilik olarak deli dolu, hareketli, renkli, dengesiz vs. bir insanım. Bana uyan, beni anlatan bir isim oldu sonuçta:)

O zaman kocaman bir Merhaba Blog Dünyası:) Ben geldim ve Büyük Resim tamamlandı:)