30 Haziran 2010 Çarşamba

"Melancholia"




Zeynep İnal'ın "Melancholia" isimli sergisi 17 Temmuz - 5 Ağustos 2010 tarihleri arasında Hush Gallery*'de...



Küçük bir kız varmış, kocaman acı taşırmış yüreğinde. Her sabah gözünü açtığında kalbine götürürmüş elini, acıyı yoklarmış hala orada mı diye. Nefes alması zorlaştığında bahçeye çıkar bir ağacın gövdesine koyarmış elini akıtırmış ağlayan yüreğini. Griye boyalıymış tüm renkler, kız yeşil yeşil ağlarmış. Kalbini çıkarıp atmak istermiş yapamazmış, üç sıkı düğümle bağlıymış yüreği bedenine. Kızın acısının kokusunu alan herkes ondan uzaklaşırmış, korkarlarmış bu keder bulaşıcıdır diye. Gri bir sokakta yeşil akan yaşlarıyla yalnız kalmış kız. Sesler boğuk renkler donukmuş. Sonra ılık bir rüzgar esmiş, hüzünlü bir piyano sesi taşımış soğuk kaldırımlara. Kız dans eder gibi yürümüş. Sanki yüzlerce insanla birlikte bir balo salonundaymış ama aslında kimsecikler yokmuş. Hayaletlerin dans ettiği sokakta sadece bir noktaymış. Kız yürümüş ortopedik ayakkabılarıyla saatlerce, hüzünlü bir piyano sesiyle...

*Caferağa Mah. Miralay Nazım Sok. No.20
Kadıkoy
Telefon: 216 - 330 91 88

23 Haziran 2010 Çarşamba

Her yanım İstanbul

İstanbul'da doğup büyüyüp ondan bu kadar bihaber olmak çok kötüymüş...

Bir Ahmet Ümit hayranı ve yazdığı bütün kitapları hatmetmiş biri olarak son kitabını okuyunca anladım ki İstanbul ve geçmişinden bihabermişim....Bunu anlayınca çok üzüldüm...Ne mitolojik geçmişini ne de gerçek tarihini biliyoruz. Ahmet Ümit'in son kitabı "İstanbul Hatırası" bu gerçeği yüzümüze vurmakla kalmıyor...Aynı zamanda ustanın seçtiği hikayelerle bizlere bir seri cinayetin gerçeklerini, Komiser Nevzat'ın ruh hallerini, dostluğu, İstanbul'un Byzantion'dan koca bir payitahta nasıl dönüştüğünü anlatıyor...Biz İstanbul'un Kostantinapolis geçmişini biliyoruz ama ondan önce burada yaşayanları tanımıyoruz. Kitapta bu tarihi yarımadanın geçirdiği evrimi, yıkıldığı her defada nasıl tekrar ayağa kalktığını görüyoruz. Byzantion, Kostantinapolis, Kostantiniyye ve İstanbul adlarını alan şehrimizi öyle güzel anlatmış ki... Gerçekten kaçırılmaması gereken bir kitap! Polisiye sevenler Ahmet Ümit'i sever. Onu sevenler ise Komiser Nevzat'ın maceralarını okumayı sever. Şiddetle tavsiye edilir.

Ben tesadüflere inanır oldum! Bu kitabı okumaya başladım ve Sakıp Sabancı Müzesi'nde 5 Haziran - 4 Eylül 2010 tarihleri arasında “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’a - Bir Başkentin 8000 Yılı” sergisi halkla buluştu. Atlı Köşk'e zaten hayranım da o kadar güzel sergiler ve etkinlikler yapılıyor ki her defasında saatlerce dolaşıyorum. :) İkinci şiddetle tavsiyem bu sergiye gitmeniz üzerine. Sergide ikonalar, büstler, antik takılar, tablolar, dünya gözüyle ölmeden gördüğüm iki tane Zonaro ve Ayvazoski var. Sergi hakkındaki bilgi ve iletişim için burayı tıklayabilirsiniz.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Erkek Ficutu

Şimdi efendim, Emporio Armani'nin erkek çamaşırları hem pantolon üzerinden gözüktürülen lastiği hem de kullandığı iç çamaşırları mankenleri ile gönlümüzde taht(!) kuran markalardan biridir. :) Geçen sezon David Beckham'ın mankeni olduğu markada bu defa C. Ronaldo isimli yarı tanrı yarı insan, 300 Spartalı'yı toplasan kilo hesabında bu kadar kas çıkaramayacağı futbolcu var.

Ama konumuz Ronaldo'nun photoshop mu yoksa fitness teri mi bilemediğimiz ficutu değil, şey protezi! Protez meselesi David Beckham'ın -markanın yüzü mü vücudu mu desem bilemedim- zamanlarında da oldukça çok konuşulan bir konuydu. David Beckham'ın protez kullanmadığı bizzat ikon ve de bana göre Gollum'un topuklu ayakkabı giymiş versiyonu karısı tarafından açıklığa kavuşturuldu ama bu seferde erkekler komplekse girdi. Victoria o zamanlarda buyurdu ki: "Benim beyim protez neyim kullanmadı, ben şahidim!"

Dünya şimdi merak ediyor. Peki Ronaldo protez kullandı mı kullanmadı mı? Yabancı blogların tamamında konuşulan bu konu için sevgilisi derhal açıklama yapsın yoksa çamaşırı giydiğinde aynı etkiyi yaratamayan erkek tüketicileri EA'nın yakasını bırakamayacak! :)





* Sanırım blogtaki en güzel görsel bunlar! Bu kıyağımı da unutmayın! :)

18 Haziran 2010 Cuma

Minnoş Vol.1

Bu sezon her yerde çok güzel ürünler var. :( Üzgün işareti çünkü beğendiğim bütün ürünlerin toplam fiyatı 4 milyar dolar falan:) 4 milyar dolarım olmadığı için yaz bitmeden almayı planladıklarım ise şöyle;

Ray Ban Floral Modeli

Papparazi Clutch


Bu sezonun değil ama uzun zamandır benim gözümdeki minnoşluğunu koruyan Vivien Westwood for Melissa Plastic Dreams*

* Bu rengini bulmak çok zor. Ama ben bu rengini istiyorum! Sahtesini buldum ama hala orjinalinin peşindeyim. Melissa Plastic Dreams duy sesimi! :)

14 Haziran 2010 Pazartesi

Neden fotoğraf çekmelisin?

İnsan oğlu kendini ne zannediyor ki? Ay'a çıktı, Mars'ta su buldu, evrende yaşayan binlerce canlıyı tanımladı, 113 yaşına kadar yaşamayı öğrendi vesaire vesaire vesaire...Peki hanginiz hayatınızda yaşadığınız bütün güzel günlerin tamamını anımsıyor? Hanginiz o gün ne giydiğini, nelere güldüğünü veya sinirlendiğini, yanında kimler olduğunu hatırlıyor? İnsanoğlu 45 bin yıldır dünya üzerinde yaşıyor ve anılarının tamamını hafızasında tutamıyor!* Ne kadar eziğiz, farkında mısınız? :)

İşte bu yüzden fotoğraf çekmeyi çok seviyorum ve iyi bir fotoğraf makinem olmasını istiyorum. Çünkü güzel anları dondurmak ancak bu şekilde mümkün. İnsanların o an ki gülümsemelerini, hayallerini, düşüncelerini, ruh hallerini dondurmak ancak fotoğrafla mümkün...

14 Haziran 2o1o, Pazar günü hayatımda ilk kez Büyükada'ya gittim. Yanımda çok ama çok sevdiğim üç tane dünyalar güzeli insanla...Havanın sıcaklığı, vapurdaki ürik asit ve ter kokusu,kot pantolon giyerek kendimi pişirme girişimlerim...Hepsini unutup harika bir gün geçirdik.

Unutmamak için, o an ki "Seni" hatırlamak için fotoğraf çek. Unutma...:)

* Evet, kabul ediyorum bazı insanların hafızaları çok ama çok güçlü! Ama hepimizin öyle değil. Bkz: Nursev'in Renkli Bilezikli Kızı :)




9 Haziran 2010 Çarşamba

Béyz@ ile tanışın!

Canım ekmek hamurum Oya'nın Kızı artık sadece blogu ile değil, Béyz@ markası adı altında harika tshirt ve atletlerle de gönlümüzü fethedecek! Kendisine blogundan ulaşarak özel istek bile yapabilirsiniz!

Hadi bakalım!

6 Haziran 2010 Pazar

Rüyalarım kulaklarımda!


Genellikle çok karmaşık ve fantastik rüyalar görürüm. Gökyüzünden gelen salıncaklarda sallanan tek bacaklı ve kızıl saçlı kız çocukları veya göğsümde yatan kırmızı suratlı tek boynuz atlar vs. Neyse daha fazla anlatıp benim bir kaçık olduğuma kanaat getirmenize (bu da nasıl bir lafsa:)) izin vermeyeceğim.

İşte böyle rüyalarımda bile göremeyeceğim fantastik takılarla sizleri tanıştırmak istiyorum. Etsy sayfasına buradan ulaşabileceğiniz Derya Aksoy, rüyalarımızı kulaklarımıza ve bileklerimize işliyor. Tasarımcının ismini zihnime, sitesini ise Sık Kullanılanlara ekledim. :)


2 Haziran 2010 Çarşamba

Mıç Mıç!


Sinirim tepemde Sevgili Okur!

Az önce otobüste gelirken arkamda bir çift duruyordu. Ayakta gidiyoruz, zaten havasız ve yapış yapış. Sesler duyuyorum böyle "mıç mıç aşkım mıç mıç bebeeem". Arkamı dönüyorum ki erkekle kız birbirine yapışmışlar, vakumluyorlar. Şimdi tabi bu beni ilgilendirmez ama çenem işte durmaz! :) Başladım koca teyzeler gibi " cık cık" veya "hımmmfff" şeklinde söylenmelere. Bunlar anlamadılar aynen "mıç mıç aşkıığğğğğıııımmm" şeklinde öpüşmeye devam ediyorlar. O kadar sinirlendim ki kendimi otobüsün dışına zor attım. Hayır öpüş tamam, ne yaparsan yap tamam ama lütfen ses çıkarma ya!

Kız: mıçççççç! aşkııım sen beni sevmiosun!
Erkek: Hayırrrrrr tabi seviyorum mıççççç
Kız: gerçekten miğ?
Erkek: dur sana şöyle anlatayım mıççççç

Kinimi de buraya kustum rahatladım:)

1 Haziran 2010 Salı

Roger Vivier'a Mektup

Sevgili Roger,

Paris, Milano, NY, Hong Kong ve Londra şehirlerinde açtığın harika mağazaların ve etkileyici ayakkabı tasarımlarınla beni benden alıyorsun. Ama farkında mısın bilmem İstanbul senin için harika bir mekan olabilir.

Sevgilerimle,

Renkli Bilezikler

NOT: Tom Ford kadar yakışıklı olmasan da, snop Fransızlardan olmadığında da aşikar. Çok tatlısın. <3