29 Kasım 2011 Salı

Story of my life

her doğurgan yaratık anne olsaydı...



bebek hem belden hem alttan tutulur böylece sırtı desteklenmiş olur ama eğer paparazziler çekiyorsa bir elinle kızı tutacaksın bir elini de cebine sokacaksın ki tarz durasın. aman aklınızda bulunsun kızlar!

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bazen



Bazen düşünüyorum da cok yazık lan bana. Gercekten. Bir günlük tutmaya bile hakkım yok, hemen okunuyor. Yani o benim ozelim okumasan nolurdu? Ama okuduguna eminim. Hatta bunu okudugunda okumadim dedim ya! Diyeceksin ama okuduguna eminim. İcinde ozel anilarim olabilirdi. Allahtan yok demem bile acinasi.

Cok zamanım var ama aslında tamamen useless bir zaman. Bosa gecen saatler günler haftalar yıllar...

27 Kasım 2011 Pazar




Uzaklara dalıyorsun, dalıyorsun.. ama gidemiyorsun di mi?

Source: missspiritualtramp

Çirkin ayakkabılar serisi

Tumblr kızları bir acaip! Bu ayakkabılar hayatımda gördüğüm en çirkin seyler ama onlar asık oluşmuş.. Ben bunlar bir tl olsa ayağıma takmam yeminle!!!

25 Kasım 2011 Cuma

26 yasin bitmesi.. Yaslanıyor olmaktan nefret ediyorum.
İcinde kitap olmayan evleri sevmiyorum. Kitap ne kadar önemlidir insan hayatında... Seni genişletir genlestirir.. Değiştirir. Asık olacağım adam kitap okusun tamam mı? Akşamları kitap okuyalım elma yiyerek Veya kahve içerek..


Not: telefondan post yapınca dil bilgisi kurallarını alt üst ediyorum haliyle.. Kusura bakmayın olur mü?

Aşığım Ryan anlamıyor musun!

Gel benim de sacımı yıka Ryan!

Mutlu çiftler.. Defolup gider mısınız? ^^

Etrafımda ne kadar mutlu, asık, eğlenceli ve yalansiz çift varsa kendimi o kadar yalnız ve dipte hissediyorum. Tabi ki size ayrılın ulennnn demiyorum, Allah mesur etsin ama mutluluğunuzu gözüme gözüme sokmasanız daha iyi olur bence. Yoksa ben... Neyse..

Blog yazarken etrafa da söyledim bakın böyle bir adreste yazacağım isterseniz okuyun diye. Dilim tutulsaydı da söylemeseydim. Ulan küfür dahi edemiyorum. Ne kınımı ne de sınırımı kusabiliyorum. Hay ben kıvırcık kafama kusayım!

21 Kasım 2011 Pazartesi

kağıttan bir kayık gibi...


Burcu Güneş - Oflaya Oflaya vidifunny

Cumartesi günü gittiğimiz mekanda üç defa çalınınca dikkatimi çekmesiyle aşık olmam bir oldu bu şarkıya! Dursun şöyle köşede bir yerde...

paçoz

bizim blogger kızlarımız birbilerinin fotoğraflarının altına "ay çok şıksın" "ya sen var ya harikasın trendisiiiiinn" falan yazadursunlar..asıl şıklık bence burada. Bu kız gibi giyinen bir tane blogger görmedim.





15 Kasım 2011 Salı

truth




bazen kadınlar erkeklerin söylediği her şeye inanır. sanki sihirli güçleri varmış gibi büyülenirler erkeğe.kulağına gerçekleri ne kadar haykırsan da o kadın seni duymacaktır. çünkü gerçeklerle yüzleşmek istemez. yanlız kalma korkusu, ego yıkımı veya maddi korkular yüzünden kendine itiraf edemediği gerçekleri senin söylemen onda karşısındaki erkeğe karşı şüphe oluşturmaz, aksine senden soğur.

bütün kadınlar kız arkadaşlarıyla aynı sorunu yaşar. "bu çocukla sonun yok" "seni aldatıyor göz göre göre ya" gibi veryansınlar edersen kötü olan sen olursun. hatta benim gibi mantık insanıysan direk "aşık olunca anlarsın!" diye terslenirsin. Oya'nın Kızı benim çok samimi arkadaşım. Onun çok özlü laflarından biridir: "aşıkken sağlıklı düşünemiyorsun."

bence siz siz olun ne kadar aşık olursanız olun mantığınızın sesini kısmayın. ne kadar zor olduğunu bilemiyorum çünkü yaşamadım hiç ama biraz olsun mantıklı düşünmeye çalışın. hayat mucizelerle dolu olabilir ama o öpüşülen fotoğrafta photoshop yok veya birileri sana komplo kurmuyor. kocan gerçekten sekreterini öpüyor!

Park


Ben kusursuz olmak istemiyorum. Çirkin burnuna aşık olduğum bir adam istiyorum.
Ayrı ayrı değil de, birlikte güzel olalım
çimler yeşil ve banklar ıslak olsun istiyorum.

http://benimayaklarimhepusurzaten.tumblr.com/

14 Kasım 2011 Pazartesi

a.k.




kafama tüküreyim. o kadar basit bir hata yapmışım ki bunca zamandır. çok basit çok hayati. gözümün önünde olanı farkedememişim. ay kimsenin aklına sevgilisi aldatmış görüyor musun bak yeni farketmiş herhalde demesin lütfen. öyle bir şey değil. daha büyük daha önemli! elime bıçak alıp oramı buramı kesmiyorsam kendimi sevdiğimden. ama yapsam yeridir yani!

13 Kasım 2011 Pazar

görünmez eller

görünmez eller var kalbimin üzerinde. var güçleriyle sıkıyorlar kalbimi. nefes alamıyorum. hızlı soluyorum olmuyor, derin ve yavaş nefesler alıyorum olmuyor. sabrediyorum çokca. sabretmekten yoruluyorum çoğunlukla. bazı anıları ve çoğu zaman geleceği düşündükçe yumrukların şiddeti artıyor. küçücük kalbim o ellerin arasında atmaya, yaşamaya çalışıyor. yaşamaya çalışıyorum. insan nefessiz yaşabilir mi?

şimdi gecenin bilmem kaçı. odanın camını ve kapısını açtım. buz gibi oldu içerisi. üzerimde incecik bir pijama. yine de ve nedense nefesim daralıyor. aklıma gelenlerin başıma gelmesinden ölesiye korkuyorum. sonra korkularımı, böyle düşüne düşüne hayatıma çağırdığım fikrinden korkuyorum. sürekli korkmaktan yoruluyorum.

endişelerden ve özlemlerden yorgun düşen kalbimi iyice sıkan bu eller sanırım hayatın kendisi. beden derslerinde olurdu ya hani, birden çok hızlı koştuğunda kalbin deli gibi atardı ve nefes alamazdın ya, işte hayatta böyleymiş. kalbin sıkışır nefesin daralır ama koştuğun için değil yaşadığın için.

11 Kasım 2011 Cuma

Nasılsın?



Naber?'in cevabı hep bellidir. İyiyim senden naber? Katrilyon kez cevapladigimiz bu soru o kadar yüzeysel ve o kadar ruhsuz ki!

Ama birileri çıkıp sana "nasılsın?" diye sorsa ve gözlerinin icine icine baksa apisip kalıyorsun. Cevabını yıllardır ezberlediğimiz iyidir senden naberle karşılık veremeyeceğiniz bir sorudur nasılsın!
Naber? sorusunu soran onlarca erkek tanıdım. Degil ki sözleri, gülümsemeleri bile şaşırtmadı ve mutlu etmedi beni. Ben bana "nasılsın?" deyip gözlerimin ta icine bakacak ve orada kimsenin görmediklerini görüp, gördüğü seyden mutlu olacak birini arıyorum. sanırım bi mucizeyi arıyorum.

NOT: Fotoğraftaki bileklerden birinde Kader birinde Özgürlük yazıyor Arapça. İleride dövme yaptırmaya karar verirsem diye dursun burada bunlar.

koreliler kalp kalp kalp!



Protect the Boss adlı bir Güney Kore dizisine başladım. Uzakdoğuluları hep severdim ama şimdi ayrıca sempati duydum kendilerine! Diyaloglar, mimikler, senaryo, kültür, komedi her şey o kadar başka ki! Hepsi birbirinin benzeri Amerikan dizilerinden sıkılanlara tavsiye ederim. Ayrıca Korece de çok güzel bir dilmiş!

NOT: Başrol oyuncularından adını yazamadığım adamın üzerindeki penyenin güzelliğine bakar mısınız! Bizde ancak Tarkan'ın giyeceği güzellikteki bu penyeyi sokakta biri giyse üstüne atlamazsam şerefsizim! Çok güzel!

ah aşk!




Benim sevdiğim adamda Adam Levin gibi adımı ellerine yazdırsa veya bana çok aşık olduğunu her yerde anlatsa bende ona böyle sevgiyle aşkla sarılırım! Vogue Rusya için Alix Malka tarafından yapılan bu çekime bayılıp kıskançlıktan çatladığımı söylemem lazım!

Bu arada moves like Mike Jagger uuuuuuğğuuu uuğğğuuuuuuuuu diye evde bağırmak çok trend haberiniz olsun! Tabi garip dans hareketleri eşliğinde!

10 Kasım 2011 Perşembe

tonla para da versen kıroysan kırosundur.


Blogsfer denen blog dünyasıyla benim aramda deriiiin bir uçurum olduğunu düşünüyorum. Yoksa onların bayıldığı, anlata anlata bitiremediği ve günlerdir heyecanla beklediği Versace loves H&M koleksiyonunu inanılmaz derecede kıro ve çirkin bulmam normal değil. Onların üstün moda öngörüleri eğer korkunç çakma Japon ve Miu Miu tarzı çiçekli tayt giymenin moda olacağını söylüyorsa ben kimim ki bunu yargılayacağım?

Tabi ki bunlar benim gerçek düşüncelerim değil! Sadece giriş yaptım. Yani normal hayatlarında da trendy ve farklı olmak için yırtınan insanlardan olmadığım için ki bir insan hem bütün trendleri üzerinde taşıyıp hem de farklı olamaz o ayrı, H&M gibi bir devin Versace gibi artık sadece yaşlı İtalyan kadını tarzında koleksiyonlar üreten markayla iş birliği yapmasını anlamıyorum!

Sen ki koskoca H&M'sin en dandik penye atlet bile kapışılıyor, gidip Dior, Balenciaga, Tom Ford, Marni, Miu Miu veya LV ile iş birliği yapsana! Lanvin güzeldi ve ayakkabımı hiç giymesem de salonumda sehpanın üzerine bile koyup sergilerim o derece seviyorum, Versace koleksiyonunu iğrenç buldum.



Ha 17 Kasım'da İstinye Park'a gidip koleksiyondan beğendiğim yegane parça olan takılara ve ufacık tefecik çantalara bakmayacak mıyım? Elbette gidip o bileziklerden birer tane edineceğim! Ama bana hiçbir kuvvet, feriştahı gelse o iğrenç çiçekli elbise ve taytlardan giydiremez! Böğk!

4 Kasım 2011 Cuma

kasım




hiç sevmediğim bir ay. doğum günüm gelsin istemiyorum hiç. insan doğum günü gelmesin ister mi? istemiyorum işte. keşke yıllar ilerlemese. bari yıllar ilerledikçe dertler kümülatif olarak artmasa. monotonluktan çıksa hayatım. istediğim ve hayal istediğim her şeye başkaları sahip oluyor ve ben onları uzaktan seyrediyorum. değerli ve kısıtlı zamanım azalırken hem de..

my diary



şöyle yazdı günlüğüne kahkahalarıyla meşhur renkli bilezikler;

karşı çıksam hem ben mutsuzum hem de başlarını mutsuz ediyorum. boyun eğdim bende. bir başak sert rüzgarlara ne kadar dayanabilir ki? en nihayetinde ben de insanım.

2 Kasım 2011 Çarşamba

NY'da bir protesto hikayesi




Hayat dediğin karmaşa aslında bu kadar adil işte...Milyon dolarlık düğün, verilen sözler, aşktan ölmece, evlenmece ve sonrasında 72 gün sonra ayrılmaca...Bunlar gerçek değil kurgu. Ama gerçek olan bir şey var o da Afrika'da her gün yüzlerce bebek açlıktan ölüyor, iç savaş korkunç bir şeydir, küresel ısınma dünyanın sonunu getirecek falan filan.

Ama bunlar için endişe etmeye gerek yok. Çünkü dünyanın sonu asıl Kim ve Kris ayrılırsa gelecek!

hipopotamlar görüyorum!




Dali, benim hayatta en sevdiğim sanatçılardan biridir. Hayatı boyunca o kadar farklı bir adam olmuştur ki sadece deli değildir. Deli dediğin insanın bile durulduğu dönemler olur da Dali'nin olmamıştır!

Midnight in Paris bir Woody Allen filmi ki kendisini hiç sevmem, sadece içinde Dali olduğu için bile izlenir!

Ev dediğin

Swarovski çok severim. İmkan olsa Swarovski denizinde yüzmek isterim. Ama bu çok sevdiğim şeyin cılkını çıkarma hakkını vermez bana. Mesela şimdi bütün evler sanırsınız malikane! Her şey taşlı! Klozetin üstünden salon koltuklarına, perdelerden kaloriferlere, avizelerden halılara kadar! Değerli dediğiniz her şey "nadir bulunan" olduğu için değerlidir. Bu yüzden her tarafı taşlarla kapladığınızda insan boğuluyor ve dekor basitleşiyor.

Bana göre dekorasyon -hele ki evse burası- çok özenilmesi gereken bir meseledir. Her şeye olduğu gibi dekorasyona da meraklıyımdır ve bayılırım dekoratif fotoğraflara, dergilere bakmaya, programları seyretmeye! Bir evin dekorasyonunda şuna dikkat edilmesi gerekir; ev içinde yaşayanlar için ne ifade eder? Sadece bu sorunun cevabı ile bütün mesele çözülür! Yani siz orayı sadece gece yatmaya geleceğiniz bir yer olarak mı görüyorsunuz? Yoksa aman konu komşu gelsin havamı atayım, aman millet zenginliğimi görsün, koltuk rahat olmasın, mobilyalarım fonksiyonel olmasa da olur mu diyorsunuz? Yoksa sizin için ev dediğiniz; keyifli yemeklerin yeneceği, huzurlu mutlu aşkların yaşandığı, ailelerin bir araya gelip kaynaştığı, güzel anların ve anıların biriktirildiği, insana huzur, mutluluk, tutku, dinginlik ya da harekeketlilik katan mekanlar bütünü müdür?

Eviniz sizin göçmenler gibi gelip geçtiğiniz han mıdır aksine her zaman eninde sonunda sığındığınız mabet midir? Bu yüzden aşağıdaki fotoğraflar bana "ev" kelimesinin karşılığı geliyor. İçinden yaşam, sanat, aşk, dostluk ve sevginin taşan mekandır ev.








1 Kasım 2011 Salı



Dudak büzmek bir erkeğe bu kadar mı yakışır! yerim seni Eric!

Eskiden..



"Eskiden büyük sözler edebilmek için çok kitap okumak gerekiyordu şimdi ise çok aşık olmak. Bu aşk, ne kadar gerçekleştirememişse kendini, büyük sözler de o derece inandırıcı olacaktır. Görünümler dünyasının görüntüler dünyasına olan üstünlüğüne benzer biçimde, inandırıcı olmak da inanca karşı yadsınmaz bir üstünlük taşır."


Supruntu